Duyurular

NECMETTİN ERBAKAN ve 28 ŞUBAT’I KONUŞTUK

NECMETTİN ERBAKAN ve 28 ŞUBAT’I KONUŞTUK

1.3.2019

 

Necmettin Erbakan ve 28 Şubat'ı konuştuğumuz Work Shoop toplantımız, belgesel gösterimi ile başladı. 

Belgesel gösterimi sonunda ise Necmettin Erbakan ve 28 Şubat'ı canlı şahitlerinden dinledik. Program sonunda katılımcılara Necmettin Erbakan kitabı ve kalem hediye edildi. 

7. SANCAKTEPE KİTAP FUARINDAYIZ

7. SANCAKTEPE KİTAP FUARINDAYIZ

5.9.2018

21-30 Eylül arasında gerçekleşecek olan kitap fuarımızda 100'ü aşkın katılımcı 100'ü aşkın yayınevi sahaflar ve binlerce kitap olacaktır. İmza ve sohbet günleri ile etkinlikler düzenlenecektir. Tüm kitapseverler davetlimizdir.

SAYIN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, CNR KİTAP FUARI’NDAKİ STANDIMIZI ZİYARET ETTİ

SAYIN CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN, CNR KİTAP FUARI’NDAKİ STANDIMIZI ZİYARET ETTİ

3.3.2017

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNR Kitap Fuar Salon 1’de bulunan E-23 No’lu İlke Yayıncılık standımızı ziyaret etti…

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA KONUĞUMUZ ÖZKAN KAYACI’YDI

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA KONUĞUMUZ ÖZKAN KAYACI’YDI

1.3.2016

Yayınevimiz yazarlarını okurları ile bir araya getiren “Yazar Buluşmaları”nın dördüncüsü gerçekleştirildi. 26 Şubat 2016 Cumartesi günü yayınevimizin Üsküdar’daki merkezinde düzenlenen buluşmanın konuğu, yazar-düşünür Vedat Ali Özkan Kayacı’ydı. “Kim Olduğunu Biliyor musun?” başlıklı sohbette öne çıkan hususlar kısaca şöyleydi:

  • İnsanın ihtiyacı olmayan şey onun için fazlalıktır, gereksizdir. İnsan için ihtiyacı olan şey anlamlıdır.
  • İnsan öğretilerinden birkaçını derinlemesine inceledim. Ulaştığım netice; bir ucu Kantçılığa, bir ucu varoluşçuluğa, bir ucu itikadi meselelere, bir ucu ateistliğe, bir ucu tasavvufa varıyor.
  • İnsan karakterini inceleyen sistemlerle ilgili çalışmalar dünyada çok ciddiye alınıyor. Örneğin, CIA, Hollywood ve çokuluslu şirketler bu yöntemlerden istifade ediyor.
  • Bizde çok basit görülen bu konuların ABD ve Avrupa üniversitelerinde kürsüleri var.
  • Edebiyatçıların söyleyiş, üslup farklılıklarında bile kişilik, karakter farklılıklarının etkisi görülür. Aslında edebiyatçılar binlerce yıldır birbirine çok benzer şeylerden bahseder. Farklılık söyleyiş ve üsluptadır.
  • Psikolog denilen koskoca meslek grubunun büyük çoğunluğunun işi esnaflığa döktüğü görülüyor.
  • Enagram sistemi gibi çalışmalar, uluslararası düzeyde bilinir fakat ortada bir ilim olarak yoktur. Bu ilim esas olarak ermiş, veli kimselerde mahfuzdur. Onlar da bu bilgileri ehil olmayanlara vermez.
  • Akıl kalbe bağlı bir mekanizmadır.
  • Hakîm, Hâkim ve Hekîm özelliği önceden aynı kişide aranırdı.
  • Gurcief Avrupa’da bu işin ilk önemli isimlerinden biri kabul edilir.
  • Hepimiz farklı düzeylerde de olsa ruhi açıdan hastayız. Kimimiz acil yardımlık, kimimiz heyetlik, kimimizin işini mahalle kliniği görür. Hasta olmayanlar sadece kâmil insanlardır. Kur’ân-ı Kerîm’de bu kimseler için, “Onlar için artık korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” denir.
  • Kişilik-karakter yapılarına dair bilgiye sahip olmak tek başına bir işe yaramaz. Ayrıca çok da tehlikelidir. Çünkü değişim-dönüşüm çok zordur, dışarıdan ehil birinin yardımı gerekir. O yüzden tehlikeli bir boyut alabilir.

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA BU HAFTA KONUĞUMUZ ŞEREF AKBABA’YDI

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA BU HAFTA KONUĞUMUZ ŞEREF AKBABA’YDI

15.2.2016

Yayınevimiz yazarlarını okurları ile bir araya getiren “Yazar Buluşmaları”nın üçüncüsü gerçekleştirildi. 13 Şubat 2016 Cuamrtesi günü yayınevimizin Üsküdar’daki merkezinde düzenlenen buluşmanın konuğu, “Kar Mumu” kitabımızın yazarı, Ay Vakti Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Şeref Akbaba’ydı.
Şeref Akbaba’nın konuşmasında öne çıkan hususlar kısaca şöyleydi:

  • Toplumun siyasetle fazla iç içe olması, kültürel faaliyetleri pasifize ediyor.
  • Sosyal medyada kısır bir döngü var. “Yazar Buluşmaları” gibi etkinlikleri çok daha önemli görüyorum.
  • Siyasal alana fazlaca angaje olunursa kültürel/düşünsel üretim durur.
  • Her şeyin devletin kontrolünde olmasını isteyenler, devletin düşüncesinin değişmesine ne diyecekler?
  • Sivil alanların güçlü olması ve popülizme direnmesi gerekiyor.
  • Dergilerimiz artık mektep olma özelliğini yitirdi.
  • Bir faaliyetin ne zaman karşılık bulacağını bilemeyiz. O yüzden bizim görevimiz topluma ışık tutmaktır. Toplumun bunu kabul etmesi belki çok uzun yılları alabilir. Biz İbrahimi tarafımızı korumak zorundayız. Biz davet etmekle yükümlüyüz.
  • Yapılan her şeyin karşılığını bulacağına inanmalıyız. Bu, bugün Irak’ta, Suriye’de yapılanlar için de geçerlidir. Müslüman kardeşlerimize zulmedenler eninde sonunda hak ettikleri cezayı bulacaklar.
  • Bizim her hareketimiz eylemdir inancında olmalıyız. Örneğin bir dergiyi yayımlamak kadar, para bulamayıp dergiyi bastıramadığımızdaki duruşumuz, bekleyişimiz de bir eylemdir.
  • Kitapların çokluğu ile övünmekten ziyade, kitapların içindeki bilginin kavramsallaşması önemlidir.
  • Kemiyete değil keyfiyete bakmak icab ediyor. Önemli olan bir derginin, bir kitabın matbaada kaç adet basıldığı değil, etki gücünün ne olduğudur. Biz bunu Ay Vakti olarak hazırladığımız Medeniyet Özel Sayısı’nda gördük.
  • Kitaplarımız bireyleri değil coğrafyaları bile şekillendirmeye yeter. Ancak bunun için birebir eğitim gerekiyor.
  • Sezai Karakoç’un üzerinden kaç darbe kaç muhtıra geçti ama yine de o değerlerinden taviz vermedi. Bugün hala medeniyet denildiğinde herkes yüzünü bu “maliyeci” adama dönüyor.
  • Diriliş hareketinin varlığını sürdürebilmesi, her şeyin popülizmle varlığını sürdürebildiği anlayışının doğru olmadığını gösteriyor.
  • İktidarla birlikte niyet de değişmeye başladı. İmkanların artmasıyla birlikte gönüllü yapılan çalışmalar yok edilmemeli.
  • İmkanların artmasıyla oluşan çalışmaların asıl görevi, toplumun bu alanlara ilgisiz kalan kesimlerini bu imkanlar kanalıyla gönüllü çalışmalara davet etmektir.
  • Bir dergi veya bir kitap tamamı okunmak için alınmaz. Kendimize ait olanı bulup istifade etmek için alınır.
  • Yayın yaparken ruhumuzu değiştirmeden, günümüz insanının ihtiyaçlarını dikkate almak gerekir. Yayın anlayışımızı onlara ulaştırabilmek için gayret sarfetmek, popüler kültürün baskısı altında bir toplumla karşı karşıya olduğumuzu unutmadan hareket etmemiz gerekir.
  • İlkelerimizden taviz vermeden bir ayağımızın PR çalışmalarında olması gerekiyor.
  • Bugün artık tüketici profillerine göre talep oluşturuluyor.
  • Değişime ayak uydurmak gerekiyor. Ruhu değiştirmeden iskelet değişebilir.

 

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA BU HAFTA KONUĞUMUZ UFUK COŞKUN’DU

“YAZAR BULUŞMALARI”NDA BU HAFTA KONUĞUMUZ UFUK COŞKUN’DU

9.2.2016

Yayınevimiz yazarlarını okurları bir araya getiren “Yazar Buluşmaları”nın ikincisi gerçekleştirildi. 3 Şubat 2016 Çarşamba günü yayınevimizin Üsküdar’daki merkezinde düzenlenen buluşmaya “Yeni Sömürgecilik ve Bağımsız Sivil Toplum Kültürü” kitabının yazarı Ufuk Coşkun konuşmacı olarak katıldı.
Buluşmada Ufuk Coşkun’un şu ifadeleri öne çıktı:
  • Batı orijinli İttihat ve Terakki’den beri bu ülkede ciddi bir operasyon yürütülüyor. Bunun eğitimdeki yansıması Tevhid-i Tedrisat ile olmuştur.
  • Harf Devrimi ile bin yıllık hafızamız bir anda silindi.
  • Askeri vesayet kırıldı, bürokratik vesayet kısmen kırıldı ancak eğitim alanında resmi ideolojinin dayatıldığı anlayış kırılamadı.
  • Otuz milyon öğrencinin içinde bulunduğu devasa bir sektörden bahsediyoruz. Eğitim alanında bu anlayışın kırılması gerekiyor.
  • Okullarımızda Kemalist ideoloji, laiklik, tektipçilik, İslam karşıtlığı, pozitif bilim güçlü bir şekilde dayatılıyor.
  • Daha ne kadar beklememiz gerekiyor? Aradan yüz yıl geçmiş, artık bir şeyleri köklü şekilde değiştirmemiz gerekiyor.
  • Andımız kaldırıldı ancak hala ders kitaplarının baş sayfalarında yer almaya devam ediyor.
  • Cengiz Han tarih kitaplarında Türk büyüğü olarak gösteriliyor.
  • Hem her sözümüzde kadim medeniyetimizden dem vuracağız hem de eğitim sistemindeki bu çarpıklıklara yönelik bir girişimde bulunmayacağız.
  • 150’den fazla ülkenin anayasası incelendiğinde yalnızca sekiz ülkenin anayasasında şahıs isminin yer aldığı tesbit edildi. Bunlardan biri de Türkiye. Özellikle eğitim ile ilgili bölümlerde Atatürk isminin himayesine müracaat ediliyor.
  • Son on yıldır mevcut siyasal iktidar bir şeyleri değiştirmek için gayret sarf ediyor. Bu takdire şayan. Ancak mekanizmalarda pek bir değişiklik olmadı. Bu da Türkiye’nin hiç boş bırakılmadığını gösteriyor.
  • Bence öncelikle yapılması gereken iş anayasa ile ilgili çalışmaları yoluna koymaktır.
  • Eğitim alanının düzenleyen yasa ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Eğitimde her türlü ayrımcı tek tipçi anlayışın bahanesi haline getirilen laiklik ilkesi tartışılmalıdır.
  • 82 yılında darbeci bir kafayla, İslam karşıtı bir anlayışla, darbecileri de aşan bir üst akılla hazırlanmış anayasayı bir an evvel değiştirmemiz gerekiyor.
  • Medeniyet coğrafyamızla yeniden kardeş olmak zor bir iş. Sorumluluk, fedakarlık gerektiriyor. Buna yanaşmayanlar yeni sömürgeciliğin tuzağına düşmüş demektir.
  • Etnik kökenlerimizin bir önemi yok. Küresel saldırı hepimize dönük.
  • Kapitalizm insanın ruhunu satın alan sömürgeci bir sistem. Yalnızca finans alanıyla ilgili değildir.
  • Sömürgeci sistem ağını kapitalizm üzerinden kurar.
  • Kerry darbeden önce Mısır ile görüşmeye gitmiş ve 5 milyar Dolar teklif etmişti. Ancak Mursi, Türkiye’yi tercih edeceğini söylemişti.
  • Erdoğan da benzer bir tavır sergiledi. Merhum Erbakan da bu tavrı sergilemiş ve bedelini 28 Şubat ile ödemişti.
  • Halklar kökleriyle, kültürleriyle ve birbirleriyle bap kurar kurmaz kapitalistler bunda bir gerileme, bir tehdit hatta kişiliklerine bir saldırı görüp tüm bağları sarsmanın yol ve yöntemlerini bulmaya çalışırlar. Her rengi, ırkı, mezhebi, düşünceyi birbirine kırdırarak düzenin işlemesine olanak sağlarlar.
  • İngilizler Lozan’da hilafetin kaldırılmasını şart koşmuştu. Çünkü bizim hinterlandımızı genişleten temel etkendi. Ancak aynı İngiltere bugün hala Kanada’ya vali atıyor.
  • Suriye’den gelen kardeşlerimizi de bu anlamda misafir olarak görmemek gerekir. Onlar da sonuçta kendi ülkelerine geliyorlar.
  • Komşularımızla, kardeşlerimizle bağlarımızı kopartıp, sorunlarımızı büyüttüğümüzde bu küreselci aktörlerin çıkarlarına hizmet etmiş olmuyor muyuz?
  • Biz kadim ilim, idrak ayarlarımıza bugün yeniden dönme çabasındayız ve sancılı bir dönemden geçiyoruz.
  • Ortadoğu halklarının dini, ırkı, rengi, mezhebi, görüşü fark etmeksizin oluşturacağı bir birliktelik er ya da geç olacaktır. Tarih bize bunu gösterecektir.
  • Sürekli etnik, mezhepsel ve düşünsel bölünmemelere maruz kalan ve birbirleriyle her daim kavgalı tutulan halkların; özgürlükçü, birlikteliği esas alan ortak çıkar ve menfaatler çerçevesinde belirlenen hedefler ve politikalar doğrultusunda hareket etmeleri gerekir.
  • Bizden adam olmaz anlayışından sıyrılmamız gerekiyor. Biz çok büyük işler başarabiliriz. Biz imparatorluk bakiyesi bir milletiz. Yeterli inanalım. Sorgulamaktan, tartışmaktan korkmayalım.

«« « 1 2 » »»